- James Bugental, Victor Frankl, Rollo May, İrwin Yaloom önemli temsilcileridir.
- Insan tanımlanması gereken bir nesne değildir, insan her şeyden önce bir varoluştuan tanımlanması gereken bir nesne değildir, insan her şeyden önce bir varoluştur.
- Varoluşçu yaklaşım insanı açıklamak için "fenomenolojik" inceleme yöntemini kullanmaktadır. Fenomenolojik görüşün temel anlayışına göre tek bir doğru yoktur, doğrular bireyin yaşadıklarıdır.
- Danışmana yönelik teknikler önerilmemiştir.
- Varoluşçu yaklaşımda danışmanın özü danışanın kendi varoluş bilincine ulaşmasıdır. Kendi sorumluluklarının farkına vararak üstlenmesini sağlamaktır.
- Seks: Cinsel birleşme ya da cinsel gerilimin boşaltılabildiği bir biyolojik işlevdir.
- Eros: Şefkat ve özen gösterme üzerine kuruludur ve uzun süreli bir birliktelik arzusu içerir.
- Filia: Dostça ve arkadaşça sevgidir. İki insan arasındaki cinsel içerikli olmayan hoşlanma duygusudur.
- Agape: diğerine duyulan saygı, karşılıksız ve çıkarsız sevgidir. Karşıdaki kişiye adanmışlık duygusudur.
- Dadanışanlara otantik yaşamı sürdürmeleri ve kapasitelerini tam anlamıyla kullanabilmeleri konusunda farkındalıklarını artırmalarına yardımcı olmak.
- Danışanların özgürlüğünü engelleyen katı alışkanlıklarından kurtulmalarına yardımcı olmak.
- Danışanların kaygılarıyla yüzleşmsini sağlamak.
- Danışanların yaşam ve ölüm, başarı ve başarısızlık, mutluluk ve hüzün, özgürlük ve sınırlama, belirginlik ve kuşku, sadakat ve ihanet gibi varoluşun zıtlıklarıyla başa çıkmalarına yardımcı olmak.
- Başlangıç Aşaması:
- Gelişme Aşaması:
- Son Aşama:
- Psikolojik sıkıntının altında daha derindeki varoluş konularının olduğu kabul edilir.
- Her bir danışanın bireyselliğine ve insan oluşuna saygı duyulur.
- Varoluşçu bir yönelimde, danışanın kendi kendisi oluşu, farkındalığı veya subjektifliği esas alınır.
- Her şeyin geçici olduğu, bu nedenle geçmiş ve geleceğe temelde şuan ilişkisi içerisinde bakılır
İnsana
Bakış açısı:
İnsan
yaşamının belirleyicileri insanın geçmişi ve içsel dürtüleriyle kısıtlanamaz.
İnsan hiçbir kalıp ve standart içine sokulamaz.
DASEİN(dünyada
var olma)
Birey en
iyi kendi bakış açısıyla anlayabileceği bir dünyada varolmaktadır. Varoluşçu
yaklaşıma göre insanlar birbiriyle eş zamanlı dört ayrı tarzda dünyada var
olmaktadır.
Umwelt:
İnsanın varlığını sürdürme ve biyolojik gereksinimlerini karşılama dünyasıdır.
Umweltte yaşayan insan davranışlarını biyolojik ihtiyaçlarına göre düzenlerler
Mitwelt:
insanın diğer insanlarla kurmuş oldukları kişilerarası ilişkileri
kasteder.Umweltle mitwelt arasındaki fark aşk ve sex arasındaki farka gibidir.
Eigenwelt:
Bireyin kendi iç dünyasıdır.
Überwelt:
Bireyin maneviyatla olan ilişkisidir.
ÖZGÜRLÜK
VE SORUMLULUK
Kişinin
yaşamı tamamen kendi sorumluluğundadır; kendi hayatının yazarı tamamen
kendisidir.
KAYGI
Kaygı
insan olmanın kaçınılmaz bir parçası olarak yüzleşmemiz gereken, hayatta
kalmak, korunmak varlığını savunmak için bireyin kişisel olarak verdiği
çabalardan doğmaktadır. Normal kaygı ve nevrotik kaygı olmak üzere iki tür
kaygı vardır. Normal kaygı bireyin günlük yaşamında doğal olarak var olan
geçici kaygılardır. Nevrotik kaygı ise insanın kendi kendine var ettiği
anlamsız aşırı kaygı duyma davarnışlarıdır.
YAŞAMDA
ANLAM
Hayatta
anlam bireyin hayatına kendi biçtiği değerdir. Insanlar genelde kendi
hayatlarının anlamını ve amacını sorgularlar. Bireyler aktif bir şekilde
yaşamlarına anlam vermeye, deneyimlerini anlamlandırmaya ve yaşamalarının
anlamlarını oluşturmaya çalışırlar. Yaşamda anlam durağan bir olgu değil,
dinamik bir kavramdır.
ÖLÜM VE
VAROLUŞUN FARKINA VARMA
Yaşamla
ilgili kesin olacağı şey sona ereceğidir. Ölümden korkmak yaşamdan korkmaktır.
Frankl ölümü bir tehdit olarak değilde bireylerin yaşamlarını dolu dolu
geçirmeleri için bir teşvik olarak görmüştür.
SEVGİ
Sevgi
bir insanın varlığından hoşlanmak ve
onun değerini ve gelişimini kendisininki kadar onaylamak anlamına gelir.
May(1969) 4 tür sevgi tanımlamıştır;
SOYUTLANMA
Bireyin
diğerleriyle ve doğayla kurulması gereken bağlardaki kopukluğuna soyutlanma
denir ve varoluşçular bunun üzerinde dururlar .
Yaloom'a
göre üç tür soyutlanma vardır;
Kişiler
arası soyutlanma: Diğer insanlardan uzaklık
İçsel
soyutlanma: kendinden uzaklaşma durumu
Varoluşsal
soyutlanma: dünyadan ayrı olma derin bir yalnızlık halidir.
İYİLEŞTİRİCİ
AMAÇLAR
Varoluşçu
terapide danışanlar hasta olarak kabul edilmezler, yaşamdan bıkmış oldukları
veya yaşama konusunda beceriksiz oldukları düşünülür. İhtiyaçları olan şey
durumu gözden geçirmeleri için kaybettikleri yollarını tekrar kendilerinin
bulması amacıyla onlara yardım etmektir.
DANIŞMAN-DANIŞAN
İLİŞKİSİ:
Yaloom
tarafından "terapötik sevgi" olarak belirtilen psikolojik danışmanın
danışana yaklaşımı, tedavi edici ben-sen ilişkisinin özel bir biçimidir.
Danışman gerçek ilgi ve empatiyle yaklaşmalı, "o an orada olmalı
ilkesiyle" hareket etmelidir.
PSİKOLOJİK
DANIŞMANIN AŞAMALARI:
Genellikle
üç aşama vardır;
Psikolojik danışman, danışandan dünya ile ilgili görüşlerini
tanımlamasını ve açıklamasını ister. Bu
aşamada danışan hayatındaki problemlerin oluşmasında kendi rolünün farkına
varabilmelidir.
Danışanlar kendi değerler sisteminin nereden etkilendiğini
anlayabilmeleri için desteklenir. Danışan bu süreçte iç gözlem yapmalıdır. Bu
kendini keşfetme süreci danışanın değerlerinde ve tutumlarında yeniden
yapılanmaya neden olabilir.
Psikolojik danışman danışanlardan psikolojik danışma sürecinde
nelerin farkına vardıklarını ya da öğrendiklerini ortaya koymalarını ister. Bu
aşamada başkalarına ait değerler sistemi yerine kendilerine ait bir değerler
sistemini oluşturması ve kullanması amaçlanır.
İYİLEŞTİRİCİ YÖNTEM VE TEKNİKLERİ:
Varoluşçu terapinin müdahale yöntemleri varoluşçu felsefeye
dayanmaktadır. Varoluşçu psikolojik danışmanlar, birçok diğer akımlardan gelen
teknikleri seçmekte özgürdürler. Teknikler ikincil plandadır.
Varoluşçu terapide benimsenen ilkeler:
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil